Türk Hukukunda Anapara İpoteği ( ATAMULU )
Edimlerin vadesinde ifa edilmesi hukuk düzeni tarafından beklenir ve desteklenir. Ancak bunun gerçekleşmeme ihtimali her zaman vardır. Bu ihtimali de göz önünde bulunduran kanunkoyucu edimin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi (TBK. m. 112) durumunda alacaklıyı koruyan düzenlemelere yer vermiştir. Bunun yanında alacaklı, edimin ifa edilmemesi rizikosuna karşı ilişkinin karşı tarafından teminat isteme imkanına da sahiptir. Alacaklıya tanınan teminat; üçüncü kişinin, edimin ifa edilmemesi rizikosunu üstüne almasındaki gibi şahsî (kefalet, garanti vb.) veya borçluya veya üçüncü bir kimseye ait olan teminat gösterilen şeyin değerinden alacağın tahsil edilmesi örneğindeki gibi aynî (taşınır, taşınmaz rehni) nitelikte olabilir.
Anapara ipoteği de yukarıdaki tasnifte taşınmaz teminatları arasında yer alır. Anapara ipoteğini de kapsayan ipotek hakkı vasıtasıyla bu hakkın sahibi, alacağını tahsil edemediği takdirde teminat teşkil eden taşınmazın paraya çevrilmesini icra makamlarından talep etme ve bu suretle alacağını elde etmek için cebri icra işlemleri başlatma yetkisine sahiptir. Rehin hakları arasında yer alması sebebiyle anapara ipoteğine dair açıklamalarımız öncelikle taşınmaz rehni hukukuna dair genel düzenlemeler olan TMK. m. 850-880 hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Bu safhada, ilgili ilkeler anapara ipoteği öncelikli olmak üzere ipotek hakkı bakımından irdelenmiştir.
İpotek, anapara ipoteği ve üst sınır ipoteği olarak ikili bir tasnife tâbi tutulur. Bu ayırımın esası, ipoteğe konu taşınmazın alacağın ne kadarı için teminat teşkil ettiğidir. Taşınmaz üzerindeki ipotek yükü olarak adlandırılabilecek bu durum, anapara ve üst sınır ipotekleri bakımından farklı özellik arz eder. Üst sınır ipoteğinde bu yük, ipotek hakkı tesis edilirken belirli olmasına rağmen, anapara ipoteğinde paraya çevirme esnasında değişkenlik gösterebilmektedir. Nitekim TMK. m. 875 hükmünde taşınmaz rehninin alacaklıya sağladığı güvencenin kapsamına; ana paranın, takip giderlerinin ve gecikme faizinin, iflâsın açıldığı veya rehnin paraya çevrilmesinin istendiği tarihe kadar muaccel olmuş üç yıllık faiz ile son vadeden başlayarak işleyen faizin dahil olduğu belirtilmiştir. Bu çalışmada, anapara ipoteğinin üst sınır ipoteğinden farklı yönleri göz önünde bulundurularak kapsamlı açıklamalara yer verilmiştir.
Anapara ipoteği hukukî işlemden kaynaklanabileceği gibi bu hakkın kaynağı kanun da olabilir. Uygulamada hukukî işlemden ve özellikle sözleşmeden kaynaklanan anapara ipoteği daha geniş yer tutmaktadır. Bu yolla ipotek tesisi için resmî şekil şartının yerine getirilmesi gerekir. Aynı durum, ipotekle yükümlü taşınmazın malikinin bu sıfatla sorumluluğunun artırılması söz konusu olduğunda da geçerlidir.
Anapara ipoteğinin tesisinde şekil kuralı istisnaları ile birlikte kapsamlı olarak ele alınmış, ipotek borçlusu bakımından özel hukuk ve kamu hukuku kişileri ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Bilhassa ipotek tesisinde hukukî işlem ehliyeti bakımından özel hukuk gerçek ve tüzel kişilerine dair kapsamlı açıklamalara yer verilmiştir.
Anapara ipoteği, teminat altına alınan alacağın alacaklısına ayrıca bir hak tanır. Bu hak, mutlak, teminat altına alınan alacağa bağlı (fer’i) bir sınırlı aynî haktır. İpotekten doğan hak, kıymetli evraka bağlanamayacağı gibi, bu hakkın taşınmaz maliki lehine tesisi de kural olarak mümkün değildir. Bu hakla birlikte alacaklı, şartları gerçekleştiğinde söz konusu taşınmazın yetkili mercilerce paraya çevrilmesini ve alacağının elde edilen değer üzerinden karşılanmasını talep edebilir. Ancak ipotekli alacaklıya bu hak varlığını devam ettirdiği sürece teminat teşkil eden taşınmazın değerinin korunması hususunda birtakım yetkiler kanunkoyucu tarafından tanınmıştır.
İpotek hakkından ve özellikle bu hakkın tanıdığı yetkiden istifade edebilmek için, teminat altına alınmış bir alacağın varlığı zaruridir. Bu alacağın kaynağının ise bir önemi yoktur. Kanundan, sözleşmeden, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden veya vekaletsiz iş görmeden kaynaklanan bir alacak ipotekle teminat altına alınabilir. Verme edimi niteliği taşıyan bir alacak yanında yapma veya kaçınma edimlerinden doğan alacaklar da ipoteğe konu edilebilir.
İpoteğin alacağın fer’isi olma özelliği, onu alacağın kaderine tâbi kılar. Alacağın devri, borcun üstlenilmesi, alacağın sona ermesi, kural olarak ipotek bakımından da aynı neticeleri doğurur. Bu çalışmada anapara ipoteğinin fer’i niteliğine bağlanan neticeler ayrı başlıklar altında, sistematiğe uygun olarak farklı bölümlerde ele alınmıştır.
İpotek hakkının sona ermesi, terkinle veya sicil dışı sona erme olarak ikili bir tasnife tâbi tutulur. İpotek, alacaklının terkin talebi üzerine ortadan kalkabileceği gibi, alacağın sona ermesi, kamulaştırma, mahkeme kararı, teminat teşkil eden taşınmazın tamamen yok olması ve süreli ipotekte sürenin dolması gibi sebepler de ipoteği sonlandırır. İpoteğin sicil dışı sona ermesi hâllerinde, her ne kadar maddî olarak bu hak ortadan kalmış olsa da tapu sicilinde şeklen varlığını devam ettirir. Bu durumda özellikle iyiniyetli üçüncü kişilerin hak iktisaplarının önüne geçilmesi bakımından ilgili yolsuz tescilin terkin işleminin de gerçekleştirilmesi gerekir.
İpotek hakkının sahibine tanımış olduğu yetkiye bağlı olarak ortaya çıkan sona erme sebebi, ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle sona ermedir. Anapara ipoteği bakımından ayrı bir önemi haiz olan bu sona erme sebebinde İcra ve İflas Kanununa dair hükümler uygulanma alanı bulur. Kural olarak anapara ipoteğinin paraya çevrilmesi ilâmlı takibe konu edilmektedir. Ancak anapara ipoteğinin ilâmsız takiple sonlandırılmasına da bir engel bulunmamaktadır.
- Açıklama
Edimlerin vadesinde ifa edilmesi hukuk düzeni tarafından beklenir ve desteklenir. Ancak bunun gerçekleşmeme ihtimali her zaman vardır. Bu ihtimali de göz önünde bulunduran kanunkoyucu edimin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi (TBK. m. 112) durumunda alacaklıyı koruyan düzenlemelere yer vermiştir. Bunun yanında alacaklı, edimin ifa edilmemesi rizikosuna karşı ilişkinin karşı tarafından teminat isteme imkanına da sahiptir. Alacaklıya tanınan teminat; üçüncü kişinin, edimin ifa edilmemesi rizikosunu üstüne almasındaki gibi şahsî (kefalet, garanti vb.) veya borçluya veya üçüncü bir kimseye ait olan teminat gösterilen şeyin değerinden alacağın tahsil edilmesi örneğindeki gibi aynî (taşınır, taşınmaz rehni) nitelikte olabilir.
Anapara ipoteği de yukarıdaki tasnifte taşınmaz teminatları arasında yer alır. Anapara ipoteğini de kapsayan ipotek hakkı vasıtasıyla bu hakkın sahibi, alacağını tahsil edemediği takdirde teminat teşkil eden taşınmazın paraya çevrilmesini icra makamlarından talep etme ve bu suretle alacağını elde etmek için cebri icra işlemleri başlatma yetkisine sahiptir. Rehin hakları arasında yer alması sebebiyle anapara ipoteğine dair açıklamalarımız öncelikle taşınmaz rehni hukukuna dair genel düzenlemeler olan TMK. m. 850-880 hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Bu safhada, ilgili ilkeler anapara ipoteği öncelikli olmak üzere ipotek hakkı bakımından irdelenmiştir.
İpotek, anapara ipoteği ve üst sınır ipoteği olarak ikili bir tasnife tâbi tutulur. Bu ayırımın esası, ipoteğe konu taşınmazın alacağın ne kadarı için teminat teşkil ettiğidir. Taşınmaz üzerindeki ipotek yükü olarak adlandırılabilecek bu durum, anapara ve üst sınır ipotekleri bakımından farklı özellik arz eder. Üst sınır ipoteğinde bu yük, ipotek hakkı tesis edilirken belirli olmasına rağmen, anapara ipoteğinde paraya çevirme esnasında değişkenlik gösterebilmektedir. Nitekim TMK. m. 875 hükmünde taşınmaz rehninin alacaklıya sağladığı güvencenin kapsamına; ana paranın, takip giderlerinin ve gecikme faizinin, iflâsın açıldığı veya rehnin paraya çevrilmesinin istendiği tarihe kadar muaccel olmuş üç yıllık faiz ile son vadeden başlayarak işleyen faizin dahil olduğu belirtilmiştir. Bu çalışmada, anapara ipoteğinin üst sınır ipoteğinden farklı yönleri göz önünde bulundurularak kapsamlı açıklamalara yer verilmiştir.
Anapara ipoteği hukukî işlemden kaynaklanabileceği gibi bu hakkın kaynağı kanun da olabilir. Uygulamada hukukî işlemden ve özellikle sözleşmeden kaynaklanan anapara ipoteği daha geniş yer tutmaktadır. Bu yolla ipotek tesisi için resmî şekil şartının yerine getirilmesi gerekir. Aynı durum, ipotekle yükümlü taşınmazın malikinin bu sıfatla sorumluluğunun artırılması söz konusu olduğunda da geçerlidir.
Anapara ipoteğinin tesisinde şekil kuralı istisnaları ile birlikte kapsamlı olarak ele alınmış, ipotek borçlusu bakımından özel hukuk ve kamu hukuku kişileri ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Bilhassa ipotek tesisinde hukukî işlem ehliyeti bakımından özel hukuk gerçek ve tüzel kişilerine dair kapsamlı açıklamalara yer verilmiştir.
Anapara ipoteği, teminat altına alınan alacağın alacaklısına ayrıca bir hak tanır. Bu hak, mutlak, teminat altına alınan alacağa bağlı (fer’i) bir sınırlı aynî haktır. İpotekten doğan hak, kıymetli evraka bağlanamayacağı gibi, bu hakkın taşınmaz maliki lehine tesisi de kural olarak mümkün değildir. Bu hakla birlikte alacaklı, şartları gerçekleştiğinde söz konusu taşınmazın yetkili mercilerce paraya çevrilmesini ve alacağının elde edilen değer üzerinden karşılanmasını talep edebilir. Ancak ipotekli alacaklıya bu hak varlığını devam ettirdiği sürece teminat teşkil eden taşınmazın değerinin korunması hususunda birtakım yetkiler kanunkoyucu tarafından tanınmıştır.
İpotek hakkından ve özellikle bu hakkın tanıdığı yetkiden istifade edebilmek için, teminat altına alınmış bir alacağın varlığı zaruridir. Bu alacağın kaynağının ise bir önemi yoktur. Kanundan, sözleşmeden, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden veya vekaletsiz iş görmeden kaynaklanan bir alacak ipotekle teminat altına alınabilir. Verme edimi niteliği taşıyan bir alacak yanında yapma veya kaçınma edimlerinden doğan alacaklar da ipoteğe konu edilebilir.
İpoteğin alacağın fer’isi olma özelliği, onu alacağın kaderine tâbi kılar. Alacağın devri, borcun üstlenilmesi, alacağın sona ermesi, kural olarak ipotek bakımından da aynı neticeleri doğurur. Bu çalışmada anapara ipoteğinin fer’i niteliğine bağlanan neticeler ayrı başlıklar altında, sistematiğe uygun olarak farklı bölümlerde ele alınmıştır.
İpotek hakkının sona ermesi, terkinle veya sicil dışı sona erme olarak ikili bir tasnife tâbi tutulur. İpotek, alacaklının terkin talebi üzerine ortadan kalkabileceği gibi, alacağın sona ermesi, kamulaştırma, mahkeme kararı, teminat teşkil eden taşınmazın tamamen yok olması ve süreli ipotekte sürenin dolması gibi sebepler de ipoteği sonlandırır. İpoteğin sicil dışı sona ermesi hâllerinde, her ne kadar maddî olarak bu hak ortadan kalmış olsa da tapu sicilinde şeklen varlığını devam ettirir. Bu durumda özellikle iyiniyetli üçüncü kişilerin hak iktisaplarının önüne geçilmesi bakımından ilgili yolsuz tescilin terkin işleminin de gerçekleştirilmesi gerekir.
İpotek hakkının sahibine tanımış olduğu yetkiye bağlı olarak ortaya çıkan sona erme sebebi, ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle sona ermedir. Anapara ipoteği bakımından ayrı bir önemi haiz olan bu sona erme sebebinde İcra ve İflas Kanununa dair hükümler uygulanma alanı bulur. Kural olarak anapara ipoteğinin paraya çevrilmesi ilâmlı takibe konu edilmektedir. Ancak anapara ipoteğinin ilâmsız takiple sonlandırılmasına da bir engel bulunmamaktadır.
Stok Kodu:9786052641804Boyut:16.5x23.5Sayfa Sayısı:416Basım Yeri:ANKARABaskı:1Basım Tarihi:Mart 2023Kapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:1.hamurDili:Türkçe
- Taksit Seçenekleri
- Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim684,00684,00
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.