Sepetim (0) Toplam: 0,00
%5
İDARİ YARGIDA UYUŞMAZLIĞIN BAŞLANGICINDAN SONA ERMESİNE KADAR, YARGILA

İDARİ YARGIDA UYUŞMAZLIĞIN BAŞLANGICINDAN SONA ERMESİNE KADAR, YARGILAMANIN TÜM AŞAMALARIYLA İLGİLİ DİLEKÇE YAZIM REHBERİ 2.BASKI ( CANDAN )

Liste Fiyatı : 1.200,00
İndirimli Fiyat : 1.140,00
Kazancınız : 60,00
9786050514360
600999
İDARİ YARGIDA UYUŞMAZLIĞIN BAŞLANGICINDAN SONA ERMESİNE KADAR, YARGILAMANIN TÜM AŞAMALARIYLA İLGİLİ DİLEKÇE YAZIM REHBERİ 2.BASKI ( CANDAN )
İDARİ YARGIDA UYUŞMAZLIĞIN BAŞLANGICINDAN SONA ERMESİNE KADAR, YARGILAMANIN TÜM AŞAMALARIYLA İLGİLİ DİLEKÇE YAZIM REHBERİ 2.BASKI ( CANDAN )
1140.00

AÇIKLAMA

Yetkin Yayınevi’nin ortağı ve değerli dostum Muharrem BAŞER,

bana, kitabın ilk baskısının yayıma hazır hale getirilmesinden bir süre önce, İdari Yargı’da açılacak idari davalar için bir örnek dilekçeler kitabı

yazılmasının mümkün olup olamayacağını sorup; bu konuda bir kitap

yazmamı önerdiğinde, bunun olabilirliğini uzunca süre düşündüm. Uzunca süre düşünmemin nedeni; idari davalara konu idari dediğimiz uyuşmazlıkların maddi kaynaklarına ve konularına göre kategorize edilmelerinin zorluğu ve bu uyuşmazlıklarının her birine, her durumda şablon olacak bir dilekçe kalıbının yapılmasının olanaksızlığıydı. İdari uyuşmazlıkların, idari birimlere göre sınıflandırılması kuşkusuz mümkündür. Ancak;

her uyuşmazlıkta, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuk kuralının çok çeşitliliği bir yana; idari işlemlerin unsurlarından yalnızca birinde olabilecek

hukuka aykırılıkların: örneğin, sebep unsurunda dayanılması olası maddi

olayların tümünün bilinmesi olanaklı değildir. Böyle olunca; yapılacak

her örnek dilekçe ve bu dilekçelerle oluşacak kitabın, zaman içerisinde

değerini yitirmesi kaçınılmazdır. İdari Yargı ile ilgili dilekçe örnekleri

içeren kitaplar, kuşkusuz vardır. Hatta; benim İdari Yargılama Kanunu ile

ilgili kitabımda ve diğer kitaplarımda, kitapların son bölümünde yer almış

dilekçe örnekleri mevcuttur. Ancak; biliyorum ki; bu örnekler, yalnızca,

formu/şekli bakımından, ihtiyacı karşılayabilecek niteliktedir. Dilekçede,

işlenen konu/uyuşmazlık, çoğu kez, güncel olaya uygun olmayabilir.

Bu bakımdan; böyle bir işe girişmenin zorluğu yanında, yararsızlığı

da beni düşündüren yönlerden biri oldu. Dahası; idari yargıçlık ve savcılık mesleğim sırasında, her bakımdan yeterli bir dava / savunma dilekçesinin, uyuşmazlığın doğal seyrinde yürüyebilmesi ve hukuksal gerçeğin

ortaya çıkabilmesi için ne kadar önemli olduğunu ve genç hukukçuların

bu nitelikte bir dilekçeyi kaleme alma konusunda ne kadar zorlandıklarını

gördüm. Bu yüzden de, onlara, hazır dilekçe kalıbı; başka deyişle, hazır

balık vermek yerine; dilekçe yazmayı; yani, balığı tutmayı öğretmenin, en

doğru girişim olacağını düşündüm.

Dilekçe, aslında, konu ile ilgili bilgi birikiminin, olay temelinde ve

dilekçe formatında, kâğıda dökülmesinden ibarettir. Dilekçenin yazarı,

gerçekte, yazdığı dilekçe ile, önündeki uyuşmazlığı, bilgi birikimini ve

mesleki deneyimini kullanarak, tüm ayrıntılarıyla ortaya koyduktan sonra; bu uyuşmazlığın çözümünü ya da çözüm yollarını, karar merciine,

IV Açıklama

göstermektedir. Yazar; bunu yaparken, olay ve uyuşmazlıkların çerçevesini çizme, nitelendirme ve hukuk kurallarını yorumlayıp olaya uygulama

konusundaki, uyuşmazlığı çözmekle görevli yargıçlarda da var olan, mesleki becerisini ve bilgi birikimini kullanır. Fark, şuradadır: Dilekçenin yazarı, uyuşmazlığı, dava haline getirmeden önce çözer. Oysa; yargıç,

uyuşmazlık önüne geldikten sonra, dava dilekçesi ve savunma dilekçesi

yazarlarının çözümlerinden de yararlanarak, sonuca ulaşır. Bu yönüyle;

dilekçe yazarı, uyuşmazlığın çözümünde, katkı sahibidir. Dolayısıyla; yazılacak dilekçenin de, bu katkıyı sağlamaya elverişli olması gereklidir.

Uyuşmazlığın doğru çözümüne katkısı olacak dilekçe; olaya yargıç

gibi bakıp, yargıç gibi düşünülerek kaleme alınan dilekçedir. O zaman

gerek dava, gerekse savunma dilekçelerinin, yargıcın uyuşmazlığı çözerken izlediği yolları izleyerek kaleme alınması, dilekçenin bu etkiyi sağlayabilmesi için gereklidir. İşte; bu gerçekten yola çıkarak, idari yargı ile

ilgili dilekçeler hakkında yazılması gereken bir kitabın nasıl olması gerektiğini kurguladım. Bana göre; kitap, okuyucuya, örnek dilekçe kalıbı

vermekten çok, sözünü ettiğim etkiye sahip bir dilekçenin nasıl yazılması

gerektiğini anlatmalıydı. Ben de öyle yaptım. İdari Yargı ve Vergi Hukukuyla ilgili kitaplarımda, kamu idaresinin faaliyetlerinin hukuka uygunluğunun denetiminin kapsamı ve idari yargıcın yetkileriyle ilgili olarak

anlattıklarımı, dilekçe formatında; fakat, bu kez, özet olarak, anlatmayı

denedim. Örneğin; bir idari işlemin hangi unsurlarında ne tür hukuka aykırılıklar olabileceğini, bunların ve bunlarla ilgili iddiaların dava dilekçesinin neresine ve nasıl yerleştirilmesi gerektiğini; bu iddialara karşı davalı

idarece ne tür savunmalar geliştirilebileceğini ve bunların savunma dilekçesinde nasıl işlenebileceğini anlattım.

Bunun için şöyle bir yöntem izledim: Bilindiği gibi; idari yargı yerlerinde idari dava açılabilmesi için, öncelikle, ortada, bir idari uyuşmazlığın olması gereklidir. İdari uyuşmazlığın kaynağı ise; idarenin İdare Hukuku alanındaki faaliyetleridir (idari işlem, idari eylem ve idari sözleşme). Bir idari faaliyet olmadan, idari uyuşmazlığın çıkması; idari uyuşmazlık çıkmadan da idari dava açılması mümkün değildir.

İdari faaliyetler ise ya idare tarafından kendiliğinden ya da idare edilenlerin istekleri (başvuruları) üzerine yapılır. Eğer, ortada, idarenin kendiliğinden yaptığı bir faaliyet yoksa; idari uyuşmazlık çıkarılabilmesi

için, idare edilenlerce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun

10’uncu maddesi (ya da özel kanunlarında yer alan düzenlemeler) uyarınca idareye yapılmış bir başvurunun olması gereklidir. O zaman; yazmaya,

idareye başvuru dilekçesinden başlamanın, en doğru yöntem olacağını

düşündüm. Kitabın yöntemi, böylece oluştu. İdareye idari işlem ya da eylem tesisi için yapılacak başvuruya ait dilekçeden başlayarak (idare ve

Açıklama V

vergi ayırımına göre) yargılamanın son aşamasına; hatta, yargılamanın

yenilenmesine (dahil) kadar, İdari Yargılama Usulü Kanununun her maddesiyle ilgili, olabilecek dilekçenin nasıl yazılması ve yargılamanın o

aşamasıyla ilgili istek, iddia ve savunmaların dilekçede nasıl dile getirilmesi gerektiğini, sözünü ettiğim yöntemle açıklamaya çalıştım. Dilekçenin her bölümünde, yargılamanın o aşamasıyla ilgili olarak, bilinmesi gereken yargılama hukuku kurallarına değindim. Bir bakıma; yazdıklarım,

“Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu” adlı kitabımla, “Vergilendirme Yöntemleri Ve Uzlaşma”, “Vergisel Kabahatler ve Cezalar” ve

“Açıklamalı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunu” adlı kitaplarımın dilekçe formatında yapılmış bir özeti oldu.

Bu çalışma sırasında, bir sonraki aşamayla ilgili dilekçenin nasıl düzenleneceğini anlatırken, kimi zaman, bir önceki aşamaya ait dilekçenin

düzenlenişiyle ilgili açıklamalardaki bilgilerden kimilerini, açıklamakta

olduğum dilekçeye ait özellikleri de içerecek şekilde, yinelemek zorunda

kaldığım oldu. Bunun iki nedeni vardır: İlki okuyucuyu, önceki aşamalardaki açıklamalara yönlendirip, yormaktan ve, bu yüzden, zaman kaybı

yaşamasına yol açmaktan kaçınmak. İkincisi de, her aşamadaki dilekçenin aynı bölümü ile ilgili farklılıkların, önceki aşamalara ait dilekçelerin

aynı bölümlerine ilişkin benzer bilgilerle birlikte anlatılmasına duyulan

ihtiyaçtır.

Bununla da yetinmedim; her dilekçe ile ilgili bir form hazırlayıp, önceki açıklamalarımın, somut olay temelinde o forma nasıl uygulanacağını

ve nasıl dilekçe haline getirildiğini gösteren örnekler verdim. Örneklerdeki olaylar, kesinlikle, belli kişi ya da olaylarla ilgili değildir. Çoğunluğu tamamen kurgu; bir bölümü de, Danıştay Dergilerinde ve arşivimdeki

kararlarda anlatılan olaylara benzetilerek yapılan kurgulamadır. Dilekçelerde, kurgulanan olaya ilişkin hukuka aykırılık iddiaları, Danıştay kararlarında geçen veya uygulamada sıkça kullanılan hukuka aykırılık iddialarıyla, olabileceği tarafımdan düşünülen diğer hukuka aykırılık iddialarıdır.

Umarım; yararlanmak isteyen okuyucu, benim gerçekleştirmeyi

amaçladığım, kendisinin de umduğu şeyi bulur. Kitaptan yararlanılırken;

“içindekiler” bölümü incelenerek, gerekli olan dilekçe sayfası bulunduktan sonra; dilekçeye başlamadan önce, baştaki, “Öneriler”le ilgili açıklamaların okunmasında yarar olduğunu da söylemeliyim.

Kuşkusuz, her çalışma, yalnızca çalışmayı yapanın değil; onunla birlikte yaşamı paylaşanların da zamanını alır. Bu bakımdan, kitabın ilk şekline son noktayı koyuncaya; ikinci baskısı için de, gözden geçirme çalışmaları sona erinceye kadar, sevgili eşim Tülin’in zamanından çok fazla

çaldığımın farkındayım. Sabrı için eşime; lütfedip, kitabın ilk baskısına

önsöz yazdığı için de, Değerli İdare Hukukçusu Sayın Prof. Dr. Metin

VI Açıklama

GÜNDAY Hocamıza, çok teşekkür ederim. Kitabı yazma düşüncesini

oluşturan değerli dostum Muharrem BAŞER’e ve yayınevinin çalışanlarına da değerli emekleri için teşekkür borcumun olduğunu unutmadım.

Onlara da, teşekkür ederim.

Turgut CANDAN

Emekli Danıştay Başsavcısı

  • Açıklama
    • AÇIKLAMA

      Yetkin Yayınevi’nin ortağı ve değerli dostum Muharrem BAŞER,

      bana, kitabın ilk baskısının yayıma hazır hale getirilmesinden bir süre önce, İdari Yargı’da açılacak idari davalar için bir örnek dilekçeler kitabı

      yazılmasının mümkün olup olamayacağını sorup; bu konuda bir kitap

      yazmamı önerdiğinde, bunun olabilirliğini uzunca süre düşündüm. Uzunca süre düşünmemin nedeni; idari davalara konu idari dediğimiz uyuşmazlıkların maddi kaynaklarına ve konularına göre kategorize edilmelerinin zorluğu ve bu uyuşmazlıklarının her birine, her durumda şablon olacak bir dilekçe kalıbının yapılmasının olanaksızlığıydı. İdari uyuşmazlıkların, idari birimlere göre sınıflandırılması kuşkusuz mümkündür. Ancak;

      her uyuşmazlıkta, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuk kuralının çok çeşitliliği bir yana; idari işlemlerin unsurlarından yalnızca birinde olabilecek

      hukuka aykırılıkların: örneğin, sebep unsurunda dayanılması olası maddi

      olayların tümünün bilinmesi olanaklı değildir. Böyle olunca; yapılacak

      her örnek dilekçe ve bu dilekçelerle oluşacak kitabın, zaman içerisinde

      değerini yitirmesi kaçınılmazdır. İdari Yargı ile ilgili dilekçe örnekleri

      içeren kitaplar, kuşkusuz vardır. Hatta; benim İdari Yargılama Kanunu ile

      ilgili kitabımda ve diğer kitaplarımda, kitapların son bölümünde yer almış

      dilekçe örnekleri mevcuttur. Ancak; biliyorum ki; bu örnekler, yalnızca,

      formu/şekli bakımından, ihtiyacı karşılayabilecek niteliktedir. Dilekçede,

      işlenen konu/uyuşmazlık, çoğu kez, güncel olaya uygun olmayabilir.

      Bu bakımdan; böyle bir işe girişmenin zorluğu yanında, yararsızlığı

      da beni düşündüren yönlerden biri oldu. Dahası; idari yargıçlık ve savcılık mesleğim sırasında, her bakımdan yeterli bir dava / savunma dilekçesinin, uyuşmazlığın doğal seyrinde yürüyebilmesi ve hukuksal gerçeğin

      ortaya çıkabilmesi için ne kadar önemli olduğunu ve genç hukukçuların

      bu nitelikte bir dilekçeyi kaleme alma konusunda ne kadar zorlandıklarını

      gördüm. Bu yüzden de, onlara, hazır dilekçe kalıbı; başka deyişle, hazır

      balık vermek yerine; dilekçe yazmayı; yani, balığı tutmayı öğretmenin, en

      doğru girişim olacağını düşündüm.

      Dilekçe, aslında, konu ile ilgili bilgi birikiminin, olay temelinde ve

      dilekçe formatında, kâğıda dökülmesinden ibarettir. Dilekçenin yazarı,

      gerçekte, yazdığı dilekçe ile, önündeki uyuşmazlığı, bilgi birikimini ve

      mesleki deneyimini kullanarak, tüm ayrıntılarıyla ortaya koyduktan sonra; bu uyuşmazlığın çözümünü ya da çözüm yollarını, karar merciine,

      IV Açıklama

      göstermektedir. Yazar; bunu yaparken, olay ve uyuşmazlıkların çerçevesini çizme, nitelendirme ve hukuk kurallarını yorumlayıp olaya uygulama

      konusundaki, uyuşmazlığı çözmekle görevli yargıçlarda da var olan, mesleki becerisini ve bilgi birikimini kullanır. Fark, şuradadır: Dilekçenin yazarı, uyuşmazlığı, dava haline getirmeden önce çözer. Oysa; yargıç,

      uyuşmazlık önüne geldikten sonra, dava dilekçesi ve savunma dilekçesi

      yazarlarının çözümlerinden de yararlanarak, sonuca ulaşır. Bu yönüyle;

      dilekçe yazarı, uyuşmazlığın çözümünde, katkı sahibidir. Dolayısıyla; yazılacak dilekçenin de, bu katkıyı sağlamaya elverişli olması gereklidir.

      Uyuşmazlığın doğru çözümüne katkısı olacak dilekçe; olaya yargıç

      gibi bakıp, yargıç gibi düşünülerek kaleme alınan dilekçedir. O zaman

      gerek dava, gerekse savunma dilekçelerinin, yargıcın uyuşmazlığı çözerken izlediği yolları izleyerek kaleme alınması, dilekçenin bu etkiyi sağlayabilmesi için gereklidir. İşte; bu gerçekten yola çıkarak, idari yargı ile

      ilgili dilekçeler hakkında yazılması gereken bir kitabın nasıl olması gerektiğini kurguladım. Bana göre; kitap, okuyucuya, örnek dilekçe kalıbı

      vermekten çok, sözünü ettiğim etkiye sahip bir dilekçenin nasıl yazılması

      gerektiğini anlatmalıydı. Ben de öyle yaptım. İdari Yargı ve Vergi Hukukuyla ilgili kitaplarımda, kamu idaresinin faaliyetlerinin hukuka uygunluğunun denetiminin kapsamı ve idari yargıcın yetkileriyle ilgili olarak

      anlattıklarımı, dilekçe formatında; fakat, bu kez, özet olarak, anlatmayı

      denedim. Örneğin; bir idari işlemin hangi unsurlarında ne tür hukuka aykırılıklar olabileceğini, bunların ve bunlarla ilgili iddiaların dava dilekçesinin neresine ve nasıl yerleştirilmesi gerektiğini; bu iddialara karşı davalı

      idarece ne tür savunmalar geliştirilebileceğini ve bunların savunma dilekçesinde nasıl işlenebileceğini anlattım.

      Bunun için şöyle bir yöntem izledim: Bilindiği gibi; idari yargı yerlerinde idari dava açılabilmesi için, öncelikle, ortada, bir idari uyuşmazlığın olması gereklidir. İdari uyuşmazlığın kaynağı ise; idarenin İdare Hukuku alanındaki faaliyetleridir (idari işlem, idari eylem ve idari sözleşme). Bir idari faaliyet olmadan, idari uyuşmazlığın çıkması; idari uyuşmazlık çıkmadan da idari dava açılması mümkün değildir.

      İdari faaliyetler ise ya idare tarafından kendiliğinden ya da idare edilenlerin istekleri (başvuruları) üzerine yapılır. Eğer, ortada, idarenin kendiliğinden yaptığı bir faaliyet yoksa; idari uyuşmazlık çıkarılabilmesi

      için, idare edilenlerce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun

      10’uncu maddesi (ya da özel kanunlarında yer alan düzenlemeler) uyarınca idareye yapılmış bir başvurunun olması gereklidir. O zaman; yazmaya,

      idareye başvuru dilekçesinden başlamanın, en doğru yöntem olacağını

      düşündüm. Kitabın yöntemi, böylece oluştu. İdareye idari işlem ya da eylem tesisi için yapılacak başvuruya ait dilekçeden başlayarak (idare ve

      Açıklama V

      vergi ayırımına göre) yargılamanın son aşamasına; hatta, yargılamanın

      yenilenmesine (dahil) kadar, İdari Yargılama Usulü Kanununun her maddesiyle ilgili, olabilecek dilekçenin nasıl yazılması ve yargılamanın o

      aşamasıyla ilgili istek, iddia ve savunmaların dilekçede nasıl dile getirilmesi gerektiğini, sözünü ettiğim yöntemle açıklamaya çalıştım. Dilekçenin her bölümünde, yargılamanın o aşamasıyla ilgili olarak, bilinmesi gereken yargılama hukuku kurallarına değindim. Bir bakıma; yazdıklarım,

      “Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu” adlı kitabımla, “Vergilendirme Yöntemleri Ve Uzlaşma”, “Vergisel Kabahatler ve Cezalar” ve

      “Açıklamalı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunu” adlı kitaplarımın dilekçe formatında yapılmış bir özeti oldu.

      Bu çalışma sırasında, bir sonraki aşamayla ilgili dilekçenin nasıl düzenleneceğini anlatırken, kimi zaman, bir önceki aşamaya ait dilekçenin

      düzenlenişiyle ilgili açıklamalardaki bilgilerden kimilerini, açıklamakta

      olduğum dilekçeye ait özellikleri de içerecek şekilde, yinelemek zorunda

      kaldığım oldu. Bunun iki nedeni vardır: İlki okuyucuyu, önceki aşamalardaki açıklamalara yönlendirip, yormaktan ve, bu yüzden, zaman kaybı

      yaşamasına yol açmaktan kaçınmak. İkincisi de, her aşamadaki dilekçenin aynı bölümü ile ilgili farklılıkların, önceki aşamalara ait dilekçelerin

      aynı bölümlerine ilişkin benzer bilgilerle birlikte anlatılmasına duyulan

      ihtiyaçtır.

      Bununla da yetinmedim; her dilekçe ile ilgili bir form hazırlayıp, önceki açıklamalarımın, somut olay temelinde o forma nasıl uygulanacağını

      ve nasıl dilekçe haline getirildiğini gösteren örnekler verdim. Örneklerdeki olaylar, kesinlikle, belli kişi ya da olaylarla ilgili değildir. Çoğunluğu tamamen kurgu; bir bölümü de, Danıştay Dergilerinde ve arşivimdeki

      kararlarda anlatılan olaylara benzetilerek yapılan kurgulamadır. Dilekçelerde, kurgulanan olaya ilişkin hukuka aykırılık iddiaları, Danıştay kararlarında geçen veya uygulamada sıkça kullanılan hukuka aykırılık iddialarıyla, olabileceği tarafımdan düşünülen diğer hukuka aykırılık iddialarıdır.

      Umarım; yararlanmak isteyen okuyucu, benim gerçekleştirmeyi

      amaçladığım, kendisinin de umduğu şeyi bulur. Kitaptan yararlanılırken;

      “içindekiler” bölümü incelenerek, gerekli olan dilekçe sayfası bulunduktan sonra; dilekçeye başlamadan önce, baştaki, “Öneriler”le ilgili açıklamaların okunmasında yarar olduğunu da söylemeliyim.

      Kuşkusuz, her çalışma, yalnızca çalışmayı yapanın değil; onunla birlikte yaşamı paylaşanların da zamanını alır. Bu bakımdan, kitabın ilk şekline son noktayı koyuncaya; ikinci baskısı için de, gözden geçirme çalışmaları sona erinceye kadar, sevgili eşim Tülin’in zamanından çok fazla

      çaldığımın farkındayım. Sabrı için eşime; lütfedip, kitabın ilk baskısına

      önsöz yazdığı için de, Değerli İdare Hukukçusu Sayın Prof. Dr. Metin

      VI Açıklama

      GÜNDAY Hocamıza, çok teşekkür ederim. Kitabı yazma düşüncesini

      oluşturan değerli dostum Muharrem BAŞER’e ve yayınevinin çalışanlarına da değerli emekleri için teşekkür borcumun olduğunu unutmadım.

      Onlara da, teşekkür ederim.

      Turgut CANDAN

      Emekli Danıştay Başsavcısı

      Stok Kodu
      :
      9786050514360
      Boyut
      :
      16.5x23.5
      Sayfa Sayısı
      :
      930
      Basım Yeri
      :
      ANKARA
      Baskı
      :
      1
      Basım Tarihi
      :
      Ocak 2023
      Kapak Türü
      :
      Sert Kapak
      Kağıt Türü
      :
      1.hamur
      Dili
      :
      Türkçe
  • Taksit Seçenekleri
    • Diğer Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      1.140,00   
      1.140,00   
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat